Kendimize Dönmek ve Özgürleşme

Doğan Cüceloğlu, gerek kitaplarıyla gerek konferanslarıyla Türkiye’de tanınan ve sevilen bir insandı. Uzmanlığını dil psikolojisi yani psikolinguistik alanında tamamlamış. Bir şekilde herkesin hayatına dokunmuş bir iz bırakmış. Vefatının ardından sosyal medyada fotoğrafı, sözü, anıları dönmeye başladı. Biz de kendisini dilimiz döndüğünce anmak istedik.

Doğan Cüceloğlu

Astrolojinin mitolojiden beslendiği kadar iletişim ve psikolojiden beslendiği bir gerçek. Psikolojik astroloji de yaygın kanının aksine gezegenlerin ve hareketlerin insanları nasıl etkilediği değil de onların üzerinde nasıl bir eğilime yol açtığı ile ilgilenir. Burada devreye kişinin “özgür” iradesi girer. Yani insanın kendi seçimleridir söz konusu olan. Doğan Cüceloğlu’nun ifade ettiği bir çok şeyi astroloji disiplini çerçevesinde açıklayabiliriz. Veya astrolojik verilerle onun tezlerini destekleyebilir ya da çürütebiliriz. Ben bu yazıda beni etkileyen, üzerine düşündüren sözlerinden söz etmek ve biraz onların çevresinde dolaşmak istiyorum.

 “En temel özgürlük, insanın yaşamında kendisi olarak var olabilmesi ve kendi bütünlüğünü yaşayabilmesidir; dürüst insan özgürdür.”
Doğan Cüceloğlu – 
Korku Kültürü

Son birkaç aydır yazdığım her yazıya “2020 yılı büyük değişimlerin yaşandığı zor bir yıldı” diye başladım. Evet, öyleydi. Çünkü astrolojik olarak “baba” gezegenler oğlak burcu gibi sevimsiz(!) burçta toplanmış ve insanlığa yepyeni bir hayat sunmak için ellerinden geleni yapmışlardı. Her yerde “kökten değişikliklerin yılı” , “yeniden başlamanın yılı” şeklinde başlıklar atıldı konuşuldu. Bu etkileri alma şeklimiz “haritamız” ile sınırlıydı. Yani kişinin doğum haritasının desteklemediği bir şeyi kişinin hayata geçirmesi pek mümkün değildi. Bir başka ifadeyle insana vaat edilen kutsal topraklar doğum haritası çerçevesinde çizilmişti, kısıtlıydı!

2020 yılında Satürn – Plüto – Jüpiter kavuşumu 2021 yılında da Satürn Uranüs karesi bizi bir şeylerden “özgürleştirmeye” geldi. Daimi olarak bir şeylerden “özgürleşmek” içindeyiz. Bu da bizim bir şeylere “bağlı” olduğumuzu gösterir. İşe, aşka, hayata, gezegenlere, sigaraya, yemeğe “bağlı” durumdayız demek ki. Aynı zamanda özgürleşecek bir durumdaysak kendimiz değiliz.

Cüceloğlu, en temel özgürlük insanın kendisi olmasını ve kendi bütünlüğünü sağlayabilmesi olduğunu söylüyor. Bu durumda özgür olmamızın ilk adımı kendimiz olmak. “Kendimiz” olmak ne demek? Bağımlı olmamak demek başta. İçimizden geleni söyleyebilmek, içimizdekini dışa vurabilmek demek. Neptün – Merkür açılarından sıyrılarak “dürüst” olabilmek demek. En başta kendimize dürüst olabilmek!

Zorla evlere kapatıldığımız şu günlerde sınırları aşıp özgürleşmeyi hiç bu kadar istememiştik. Özgürlüğe giden yolda kendimizden başlayalım mı?

 “Olgun insanın en belirgin özelliği olan “sakinlik”, “huzur”, dinginlik”, onun kendiyle barışık olmasından kaynaklanır. Kendiyle barışık olan, iç dünyasının gerçekliğini kabul etmiş insandır.” Doğan Cüceloğlu, Korku Kültürü , S. 217

Baştan söylüyorum. Hayır, Polyannacı değilim. Bundan sonraki transitler, gezegen konumları, Retrolar ne getirirse getirsin kendi hayatımızı kendimiz çiziyoruz. Özgür iradeye sahibiz. Bağımlılıkla ya da özgürlükle mücadele için gerekli enerjiye sahibiz. Sınırları aşmamız gerek. Zihnimizin sınırlarını genişletmemiz gerek.  Zihin sınırlarımızı genişletirsek, eleştirel bir gözle kendimize bakabilirsek iç dünyamızın gerçekliğini kabul etme yolunda önemli bir adım atabiliriz.

Hazır güneş de balık burcuna geçmişken.